Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)

Sosyal fobi kişinin tanımadığı ya da tanıdığı ama çok yakın olmadığı kişiler ya da başkaları tarafından gözlemlenebileceği durumlarda ortaya çıkan korkudur. Korkulan sosyal durumlar arkadaşlarla buluşma, toplum önünde konuşma, sosyal toplantılara katılma, okulda sınıf içerisinde söz alma, tanımadığı kişilerle market/toplu taşıma gibi ortamlarda zorunlu olarak iletişime geçmesi gereken ortamlardır. Sosyal kaygı, çocuğun sosyal etkileşim sürecini etkileyen başlıca değişkenlerden birisidir. Tanımadığı ortamlara girme ihtimali düşüncesi bile panik atakları oluşturabilir. Bu korku çocuk veya gencin günlük işlevselliğini bozar; çünkü başkalarının eleştirilerine, olumsuz düşüncelerine karşı aşırı duyarlıdır ve bunlardan kaçınmak için elinden geleni yapma eğilimindedir, olumsuz değerlendirilme, aşağılanma, reddedilme korkusu yüzünden sosyal ortamlardan kaçınır. Çocuk ve gençler bu ortamlarda çeşitli bedensel şikayetlerden yakınabilirler. Tedavi edilmemiş sosyal fobi çocuğun okul hayatını önemli ölçüde etkiler, okula gitmede isteksizlik ve hatta okul reddi ile sonuçlanabilir.

Bu durum, genellikle çocukluk döneminin başlarında ortaya çıkmasına rağmen, bu kaygıya sahip kişilerin sosyal ortamlarda geri planda ve genellikle sessiz kalmayı tercih etmesi ve sadece biraz çekingen, sakin olarak tanımlanmasından ötürü sorun gibi görünmez; hatta sakin, ağırbaşlı, uysal gibi ifadelerle pekiştirilerek onaylanabilmektedir.

Sosyal anksiyete bozukluğunda da diğer anksiyete bozukluklarında olduğu gibi Bilişsel Davranışçı Terapiler etkili ve önemlidir. Çocuğun günlük işlevselliğine bir an önce dönmesi amacıyla yoğunlaştırılmış bir terapi planlanmalı ve aile ile iş birliği halinde gidilmelidir.  Yapılandırılmış aşamalı yeni öğrenme deneyimleri, terapötik girişimler olmazsa kaçınma kalıcılaşabilir.